Gezi | Kartepe'de Neler Yapılır?

Kış tatilinde haftasonu için en güzel kaçamak yerlerinden biri Kartepe. İstanbul'a oldukça yakın ama İstanbul'dayken hiç gitmemiştim. Bursa'dan da sanırım benzer yakınlıkta. Maşukiye ve Sapanca çok sevdiğimiz yerlerdendi, oralara gidip de Kartepe'ye hiç çıkmamıştık. Aslında bu kez de niyetimiz yoktu. Otelimiz Maşukiye tarafındaydı ama bu yol nereye gider merakımız bizi Kartepe'ye getirdi..

Geçen cumadan planımızı yaptık. Maşukiye'deki butik otellerden birini ayarladık. Malum sevgililer günününe denk geldiği için her yer doluydu. Bizimki sevgililer günü planı falan değildi ama genç çiftlerin engeline takıldık :) Son dakika planı olunca rezervasyon işinde zorlandık, çok istediğimiz birkaç yer çoktaan dolmuştu.

Geçen haftasonu ne Bursa'da ne İstanbul'da kar vardı. Sapanca tarafları da nispeten güneşliydi. Kartepe'ye çıkarken 7. km'de oldukça meşhur Manzara Cafe'de kahvaltımızı yaptık. Şanslıysanız, sis yoksa harika bir manzarası var. Sobada kızarmış ekmeğe mis gibi tereyağını sürüp Sapanca gölü manzarası karşısında tazecik demlenmiş çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Kahvaltıdan sonra devam edip tepeye tırmanmaya başladık. Birdenbire sis her yeri kapladı, görüş mesafesi azaldı. Sonra yerlerde yavaş yavaş beliren karlar yarım saat içinde diz boyunu geçti :)

Ağaçlar sanki tuvalden çıkmış gibiydi. Sisten arta kalan vakitlerde fotoğraf çekmelere doyamadım. Ama eminim bu hafta yağan kardan sonra daha müthiş bir görüntü ortaya çıkmıştır.

Gelelim Kartepe'ye.. Marmara bölgesinin 2. en yüksek dağı kendisi. Zirvesinde kayak tesisleri (Green Park Hotel) bulunuyor. Her yaşa ve her seviyeye uygun 15 pisti var. 5 farklı teleferiğe binebiliyorsunuz. Telesijeyle 10 dk'lık bulutların üzerindeki yolculuğunuzun ardından Geyik Alan'a çıkılıyor. Geyik Alan denilen zirvede sis yoksa muhteşem bir manzara bizi karşılıyor. Hemen sucuk ekmeğimizi alıp ateşin başında ısınıyoruz. Ayrıca belirtmem gerekiyor ki balık severler için Türkiye'nin en leziz alabalıkları da Kartepe'nin küçük göllerinden tutuluyor. Kayak keyfinden sonra tepeden aşağı sallanıp alabalık tesislerine uğramayı unutmayın.

Teleferik ve telesiyejdeki güvenlik görevlileri oldukça rahatlar. Teleferiğe 4-5 yaşlarında 3 çocuğun yanyana oturtulduğunu gördüm. Çocukların kayıp düşmemesi büyük şans. Güvenlik demirini kendiniz indirmezseniz kimse sizi uyarmıyor. Bi kenara sıvışıp 15-20 dk teleferiğe inip binenlerin düşüşlerini izledim. Kaç kişi büyük kazalar atlattı. Kayaklarla binip oturamadan düşenler, düşüp kalkamayanlar, teleferiğin çarpıp düşürdüğü insanlar.. 20 dk'lık dersimin ardından binip inme işini kaptım. Şükür ki kazasız belasız hepsini atlattım.

Teleferikten inmek istemiyor insan. Manzara büyüleyici. Dönüşümüzde saat geçtikçe sis arttı. O boşlukta gidiyormuş hissi de süperdi. Ama inanılmaz soğuk olduğu için son dönüş turunu titreyerek tamamladık. Siz siz olun lahana gibi giyinmeden Kartepe'ye gitmeyin.

Tatilimizin son gününde çok sevdiğimiz Sapanca'ya indik. Göl kenarında manzaraya karşı mis gibi nargileleri tüttürüp közde kahvemizi içtikten sonra Sapanca'nın ayaklı sahafı Aydın amcayla saatler süren sohbetimizi ettik. Kendisi sahil kenarında yerde eski kitaplardan bir tezgah açıyor. Yanına giderseniz size Sapanca'nın tarihinden, mitolojisinden ve daha birçok derin felsefi yönlerinden bahsedebilir. Aydın amcadan fi tarihinden kalma, Hayat Kitap'larından küf kokulu süper kitap hediyemi de aldım. Sonra yine koyulduk yola. Heinz diye süper bir Çerkez restoranına girdik. Yemyeşil, huzur dolu bir bahçesi var. Hava soğuk olduğu için içeride şömine başında oturduk. Kahvaltısı da oldukça güzelmiş. Yavuz alabalık, ben de anne mantısı yedim. Güveçte kaşarlı mantar ve çerkez peyniri de bir harikaydı. Ortam sıcacıktı, güzel müzikler eşliğinde bu güzel gezi de burada son buldu. Eve dönüşte yazacağım bir sürü güzel anım oldu. Sarı kirazlar olduğunda Aydın amcaya gideceğiz. He bir de sahaf dükkanı açacağım zaman...